1,5 kg (yağdan)

2 ay önce girdiğim sıkı diyetin meyvelerini almaya başladım.

Bugün diyetisyende gururla çıktığım tartıdan yine gururla indim:

1,5 KİLO (almışım) ve hepsi de yağdan!!

Hiç mi ödem yok dedim.

Hiç dedi.

Tertemiz, kılçıksız bir 1,5 kilo almışım bayram tatili ve  gofret hüplettiğim takip eden günler boyunca.

Bugünden itibaren önümüzdeki 12 yıl boyunca malesef iş çıkışı etkinliklerine, doğumgünlerine, düğün ve partilere katılamayacağım.

hadi Müjde akşam kızkıza serum yapıcaz ya da bisikletle abant'a gidicez falan derseniz ona gelirim ama dürtün beni.

what the fuck (up)

OHA 1 SENE ÖNCE Mİ YAZMIŞIM?
YOK YA O KADAR OLMAMIŞTIR.
SİLİYO MUSUNUZ OLM YAZDIKLARIMI?

bi tane haftasonum var!!

sizin bebekleriniz size tatlı geliyor olabilir ama bana gerçekten hiç gelmiyor!!

dünyada ne ilk doğuran kadınsın ne de son.
sen 26 saatte doğurdun diye bunun ceremesini ben çekmek istemiyorum.

haftasonu bir tane cumartesim var ve starbucks'ta ya da başka bir yerde senin bebeğinin bağırmasını duymak istemiyorum, bunu hiç ama hiç hoş görüyle de karşılamıyorum.
uçak vb kaçılacak yer olmayan ortamlarda bir yere kadar anlayış gösterebilirim.
ama kafe gibi bebeğin susana kadar alıp uzaklaştırabileceğin bir imkanın varken, onu o mekanda bağırtmak bana korkunç bir saygısızlık olarak geliyor.

allah rızası için bebeklerinizi genelleştirmeyin.
sizin bebekleriniz size güzel, bize değil.
ve sen 26 saatte doğurdun diye bizden aynı hoş görüyü bekleyemezsin.

antipatik anneler yüzünden bebeklerden de soğudum bu ne amk yaa!!
sürekli bebeğe bir misyon yükleme, sürekli bir abartı ilgi göstermeler ve bizden de beklemeler falan..

bak şimdi;
eğer ki senin çocuğun gözle görülür, ölçülebilir farkta bir değişiklik yapmıyorsa (örneğin; tavanda yürümüyorsa) benden gerçekten bir ilgi-sevgi bekleme..
ağladığı an da al kucağına çıkar dışarı, sakinleşince gelirsiniz.

ÇÜNKÜ BENİM KENDİME AYIRDIĞIM ÇOK AZ ZAMANIM VAR VE SENİN BUNU SABOTE ETMEYE HAKKIN YOK!!

emniyet şeridinden gitmek YAVŞAKLIĞIN önde gidenidir!!

bağcılar'ın göbeğinde öküz gibi trafikte beklerken, bomboş, boylu boyunca uzanan emniyet şeridinden yağ gibi kaymak benim aklıma gelmiyo mu sence beyinsiz?
evet gelio!!
ama yapmıyorum.
neden?
çünkü emniyet şeridi.
yani?
yani emniyet unsurları dahilinde kullanılması gerekiyor.
örneğin; ambulans hastaneye yetişecekse bu şeridi kullanıyor ki içindeki adam ölmesin.
dimi? ölmesin yani?

ama sen YAVŞAK OĞLU YAVŞAK! o emniyet şeridini sikinin keyfi için, güya daha akıllı, daha uyanık olduğun için işgal ettiğinde o ambulanstaki adam hastaneye yetişemiyor, yani senin gibi YAVŞAKLAR yüzünden geberiyor.

yani aslında neymiş? emniyet şeridinden gitmek aslında bir tür katillikmiş.

istanbul emniyet müdürü bi oluyim, bu iş için hayvan gibi kin dolu bir tim kurucam, başına da ben geçicem!
cezaları da eşşek sudan gelinceye kadar dayak + 100 milyor olarak değiştiricem.
yani hem dövücem (hem de öyle böyle dövmücem) hem de paralarınızı alıp sonra da tatile gidicem.
YAVŞAKLAR!! HEM DE YAVŞAK OĞLU YAVŞAKLAR!!
çünkü ananız babanız size bunu öğretememiş..

plaza dili şakaları

bugün farkettim ki 2011'de çemkirdiğim iş hayatı lugatıyla bugünün fenomenleri layk topluyor, türlü türlü şakalar komiklikler birbirini izliyor..
http://mymujjjj.blogspot.com.tr/2011/09/is-hayat-dili.html

ama bir şeyi atlamışım o günkü aklımla:

saygı değer yönetici kadrosu, abilerim, ablalarım,
bir çalışanınız size "bunları yapıyor olacağız" diyor ise, bunun türkçe mealini örnek bir diyalog ile açıklıyorum:

-ahmet, bu raporları hazırlıyor musun?
-bunları yapıyor, şemaları da ekliyor olacağız mehmet bey.

viç miinz;
-valla şu an sen söyleyene kadar konuyla ilgili bi sik yapmadım açıkçası, ama şimdi sen deyince bi dank etti kafama da, yabarız yeea..

sevgili yöneticiler,
size bu ayağı çeken çalışanınıza siz de bir ayak çekin ve ağzına lastik terlikle gönül rahatlığıyla alabildiğine vurun, azıcık da kan getirin hatta.

öpüyor olacağım..

evde çiçek ne, kuş ne ya!

çiçekleri ve kuşları karşıdan seviyorum, güzel görünüyorlar.
ama hiç öyle evimde olsunlar istemiyorum.
yani tabi evime her gün jeff leatham tarafından bir aranjman gelecekse OK de, öyle sıradan dandik sokak çiçeklerini çok manasız buluyorum.
hele ki evde kuş olayını daha da manasız buluyorum.
sevsen sevilmio, konuşsan sallamio ve de hepsinden önemlisi sağı solu belli diil ayol hayvanın.
illa eve hayvan alıcaksan, kedi-köpek falan sahiplen allaşkına. kuş zaten bi şekilde uçuyo, arpa marpa derken yolunu buluyo.
kedi-köpeğe asıl bence.

ee siz düşünmüyo musunuz?

DÜŞÜNMÜYORUZ AQ!!
sana ne abi yaa!!
sen çocuk yaptın, hayatın kaydı diye benimkini de kaydırmaya çalışıyosun dimi?
yemezler balım.
ne güzel geziyorum, yiyorum, içiyorum ne istiyosunuz lan benden?

-ee ama bak yaşın geçiyor, sonra ileride istersen çok geç olur!!

sana ne lan, SANA NE!
ben bilmio muyum yaşımın geçtiğini!
gelmişim 35'ime ve bu anne olma hissini hiç yaşamamışım, 5 sene sonra mı yaşıcam!!
yaşasam da sana ne ulan orospu.

ayrıca da bütün gün anti-aging'lere servet döküyorum, geçmicek benim yaşım, o yaş geçmicek!!
sen doğurdun, memelerin sarktı, uykusuzluktan gözaltı torbaların çıktı, sen yaşlanıcaksın diye ben de yaşlanamicam valla cnms.

yani özetle biz düşünmüyoruz ya da diğer bir sorma şekli ile "ee bizde bişey yok"

döviz seven milliyetçiler..

yine bir acı terör olayı ve malesef "aşırı" milliyetçi olup "nedense" yurtdışında yaşan türkleri görerek ağızlarını burunlarını kırmak istiyorum.

genşler,
dünyanın en medeni kentinde yaşayarak, herhangi bir can güvenliği riski olmadan protesto yapmak gerçekten çok kolay.

yanlış anlaşılmasın, kimsenin yurtdışında yaşamasını eleştirmiyorum, keşke benim de şansım olsa da gidebilsem ve dönmesem.. zira hiç ama hiç milliyetçi değilimdir, burada yaşayan ailem ve arkadaşlarım dışında da umrum olmaz.
"eee o zaman defol git" diyenlere de cevabım şudur ki;
"gidebilsem gidicem, ama kapıcı gibi de donumla gidemem yani kusura bakma. ama bana efendi gibi iş bulursan hemen giderim, söz"
ve bu sebepten dolayı bir gün gidersem de, olası bir protesto durumunda gidip dünyanın en demokratik ülkelerinden birinde, üzerime gaz sıkılma riski olmadan türk bayraklarıyla koşmam. koşacak olsam zaten gitmezdim.
o sebeple de bunu yapanları inanılmaz samimiyetsiz buluyorum.
kusura bakmayın ama milliyetçi adam ülkesinde kalır ve ülkesine faydalı bir birey olmaya çalışır.
yoksa amerika'da ya da avrupa'da güvenli bir şekilde yaşayıp, her ay cillop gibi dolar ya da euro maaş alırken "pray for turkey" demek çok kolay..
çok milliyetçi vatandaşlarımızı türkiye (ve hatta istanbul) şartlarında, TL kazanarak yaşayacakları ülkelerine geri bekliyoruz.
orada yaşıyorsanız da efendi gibi yaşadığınız ülkeye faydalı olun, sadık olun; uzaktan gazel okumayın çok rica ediyorum.

bağışıklık: out of order

bi tane grip salgınını ıskaliyim yaa, bi tanesini ıskaliyim.
ağzına sıçıyım ben böyle bağışıklık sisteminin!!

star wars'u biraz abartmio muyuz?

bu akşam zarif eşimin yoğun ısrarlarına dayanamayarak ilk star wars tecrübemi yaşadım.
önceki 6 filmi hiç izlemeden cort diye sonuncuyu izledim. ama kolaymış yani bişey yok, hemen anladım kim kötü kim iyi.
zaten öyle tatlı bi çöp tenekesi var ki, kötü olması mümkün diil.

ay ama yani o kadar da abartıldığı kadar bişey yokmuş, kusura bakmayın da.
uzay yolu'ndan falan bi tık fazlaca..

şansıma da heyecanlı bir salona denk geldik.
film başladı, bi yazılar akmaya başladı ve millet deli gibi alkışlamaya başladı!!
(hoşgeldin 1989)
neyi alkışlıyosunuz yaa? zaten başlasın diye gelmediniz mi?
başlamaması garip olurdu ve asıl o zaman alkışlamanız gerekmez miydi?
sonra bi de yanıma psikopat karının teki oturdu.
bildiğiniz deli.
kıl yumağı ve han solo (harrison ford) görüktü, bir eller kollar hareketler yapmalar, kendi kendine konuşmalar (delilik belirtisi), heyecanlar, koltuğunda oturamamalar falan.
altı üstü bir film yaa noluyosun!

(spoiler içerir)
filmin sonunda skywalker çıkınca karı bi ağlamaya, hıçkırmaya başladı ki sinirlerimi daha da zıplattı. babasını buldu sanki. her aşırı hareketinde ağzının ortasına gerinip gerinip bi tane patlatasım geldi.
salak karı.
attention whore.

cast'la ilgili bir yorumum olucak.
girls dizisindeki herif burada hiç olmamış, o kadar cool bir maskenin altından o çocuk çıkınca olay tamamen bir chick flick sahnesine dönüştü kafamda.

ama bunun dışında filmle ilgili öyle anlatacak çok fazla detayım yok.
star wars işte.
bence overrated.
bi tek şarkısı güzel.
dııııııt dııııt dııııt dıııı dı dııııt dıı dı dııııt...

(spoiler içerir)
sadece filmin sonunda Darth Vader'in önce Yoda'yı sonra da kendini öldürmesine üzüldüm.
sanırım seri de böylece son buldu.
yani Darth iyi-kötü bi semboldü.
Yoda ise pamuk gibi karakter. Bi insan Yoda'dan ne isteyebilir.
Minnacık adamı lightsaber'la ortadan böldü acımadan.

neyse yani, erkek arkadaşınız illa ki gidelim falan derse bence arkadaşlarıyla gitmesini önerin.


Not:
Şaka lan şaka Darth Yoda'yı falan öldürmedi.
Hatta Star Wars'a dair bildiğim yegane 2 şey olan ne Darth ne de Yoga'yı görmedik bile!
hatta Star Wars'a bile gittiğimden şüpheliyim.
Bi tek Harrison Ford gördüm ama yani o da bi gösterge diil, indiana jones da olabilir neticede..

Darth ve Yoda'nın telifleri uçmuş, o yüzden onları oynatamamışlar diollaa..

şaka be şaka..
onlar daha önce ölmüş galiba.
eh madem öyle, o zaman arkadaşım yaa en temel başrolleri ölen filmin devamını niye çekiyosun??

aay bilmiyorum yaa, prodüksiyon falan iyi, çok para harcamış çocuklar ama yani bence öyle felsefe falan yok.

Let the kötülük be with you.