12 Ekim 2012 Cuma

beyler!!!!

beyler üzülerek görüyorum ki yıl 2012 kadınları hala anlamamışsınız, yani baya hiç anlamamışsınız, tam anladınız derken iyice bozmuşsunuz, yanından geçmemişsiniz!!
aşağıda bazı önemli bilgiler veriyorum, etenşın pliz..

1-erkek arkadaşı olan kadınlar erkekler için extra çekici olabilir ama bu kural kadınlar için GEÇERLİ DEĞİLDİR.
örnek veriyorum:
Busesu, Toner'den hoşlanıyor.
ama Toner'in kız arkadaşı varsa, Busesi döner gider, uğraşmaz..
(tabiki istisnalar olabilir-ama o da size denk gelmez bence, rahat olun)

2-yalvarırım COOL olun!! aşkından yerlerde yuvarlanan hiç bir erkek çekici değildir, kadınsıdır, muhallebi çocuğudur, anasının oğludur!!
reddedilmek ayıp ya da kötü değil ama bunu kaldıramayıp yerlerde yuvarlanmak yazıktır, günahtır!!
bunu bir kadın yapsa inanın bu kadar kötü durmuyor, çünkü adı üstünde "kadın"
duygusal bir yapı
ağlayabilir falan..
ve kadın olduğundan da o kadar göze batmaz..
cool erkek candır, en sevdiğimdir, yerde bulsam hümanizm adına evde besleyeceğimdir..

3-bi centilmen olun yaa!! daha önce de yazdım bunu beyler..
centilmenlik liginde "old fashion" olmak oldukça takdir edilen bir meziyettir, ekmeğini yersiniz..
centilmenlik for dummies:
*kapıdan geçerken kadına yol vermek
*kadının yanında küfretmemek, abi falan dememek: biz sizin kankanız mıyız ya??
*en azından birşeyleri ısmarlamak (bunu konudaki sınırı biliyorsunuz, ilk önce siz birşeyler ısmarliosunuz öküz olmadığınızı göstermek için, sonradan bir erkek, bir kız gidilmesinde sakınca yok, enayi olmayın siz de, benden çok iyi erkek annesi olur ama anne olmayı düşünmüyorum, yazık ki)
*güleryüzlü, sempatik falan olmak
*romantik olmak devamlı ağızda gülle gezmek değildir, arada romantizm ve çeşitli jestler yapmanız, sizi rakiplerinizin bir adım önüne geçirir, candır.

4-player olmak iyi bir meziyet değildir. 20 yaşındayken kızları çekebilir belki ama 30'da değil -ayyhh bununla mı uğraşıcam be, işim var, gücüm var- tepkisi almanız kuvvetle muhtemel.. bi de zaten bi yaştan sonra komik oluyor..
aynen spora gelen 50 yaşında kadınların 20 yaşında gibi giyinmesi ve sürekli etrafı kesmesi gibi..
(MILF'e NO!!!!)

5-bir kıza yaziosanız süreci uzatmayın!! unutmayın ki kimse kimseyi 5 ay beklemez..
telefonunu almak önemli ve cesur bir adımdır..
"telefonunu almiyim, önce facebook'tan eklerim" en sık düşülen ve en kötü hatadır, unutmayın ki facebook bir iletişim aracı değildir!!

6-ısrar insan öldürür!! eğer reddedildiğinizi hissediosanız ısrar etmeyin, dönün gidin, boğarak öldürmeyin..

7-kız arkadaşınıza ya da yazdığınız kıza gün içinde söyleyecek bir şeyin olmasan bile bir mesaj atmanız, bir aramanız önemlidir - zira  burada ne dediğiniz önemli değil, gün içinde aklına gelmiş olmanıza takılır kızlar, takılırız..

8-ve altın değerinde bir madde: kağıdınızı kaleminizi hazırlayın!!
kız arkadaşınız ya da yazdığınız kızın hasbelkader regl olduğunu biliyorsanız (bunu nasıl anlayabilirsiniz: gün sayacak kadar manyaksanız ya da kız size "canım çıkmak istemiyor karnım ağrıyor" dediyse) kızın evine göndereceğiniz bir kutu çikolata sizi zafere koşar adımlar, filler ve taht üzerinde götürür, kaçınılmazdır..
burada önemli konu:
kızlar böyle günlerde evde kalın çoraplar, en makyajsız halleri ve en pamuklu donları ve pijamalarıyla olmak ister ve bundan dolayı da sizi görmek istemez.. burada sorun sizde diil, bizde yani..
bunun için de yapacağınız en saykodelik ve kızı etkileyecek davranış eve asla girmeden bir kutu çikolata verip kaçmak, kapısına bırakmak ya da hiç gitmeden evine göndermektir, hatta yanına da bir çiçek gönderirseniz alır yürürsünüz ben size diyim..



ama yalın ve tek hücreli halinizi seviyorum bilio musunuz??


önemli not:
trip atan kadınlardan kaçın..
kızın derdi varsa çataçat söylesin, orada tartışın bitirin..
ama trip attığında (ki belli baya atio) ve siz bişey mi var dediğinizde, o sürekli ağzını yaya yaya "yoo" dedikçe benim sinirlerim zıplıyo..





11 Ekim 2012 Perşembe

fifty shades of something

fifty shades of grey kabusu bitmiyor.
son 20 sayfadayım, hala en ufak bir değişiklik yok.
ben küçükken annem harlequin okurdu, aklım erdiğince ben de okurdum azcık ve inanın fifty shades of grey bunların sadece biraz daha kalını, hiç bir eksiği yok..
anastasia sayfa başına 7 kere orgazm oluyo, herif kızı bütün iş toplantılarına götürüyor, annesiyle tanıştırıyor falan..
yaa bunları yio muyuz hakaten??
hangi erkek takıldığı kızı annesiyle tanıştırıyo?? iş toplantılarına götürüyo??

2012'de bütün dünyada best seller olan pornografik bir aşk romanından beklenti bu olmamalı yaa..
biraz daha gerçekçi yazılmalı.. ciddiyim..
şu anda oturup yazsam daha iyisini yazarım..
?!?!
(imza: atan tutan şuursuz cesur türk)

şaka şaka daha iyisini yazamam, fantazisel anlamda o boyutta bir hayal dünyam yok..

ama işin içine azcık daha entrika katardım açıkçası..
o kadar tek düze ki..
sürekli duvardan duvara sevişiolar, asla trip yok, cevap gelmeyen mesajlar yok, kıskançlık yok, regl öncesi yersiz kavga çıkarmalar yok, herifin bir tane arkadaşı yok-ezik gibi devamlı kardeşiyle takılıyo-hiç bir gerçekçi öğe yok..
şaka mı bu yaa????
sorularım var!!!!
*bu karının hiç mi başı ağrımıyo?? 7/24 hazır!! wtf????
*bu karı hiç mi regl olmuyo?? ee tabi regl olmadığı için pms de yok.. DİKKAT ÇEKİYORUM BURAYA!!
*canı asla çikolata çekmio!?!? OLDUUUU!!
*herifin bir tane arkadaşı yok!!!! dünyanın en mükemmel erkeği olsa, bir tane arkadaşı olmaması baya düşündürücü.. halı sahası yok, basketi yok, pokeri yok, pes de oynamio!!!! ZATEN BURDA Bİ "ULAN?!" OLMAMIZ LAZIMDI..

helloooo, dünya kadınları!!!!
bunu yemeyelim artık..
gerildim bi an..

kitap kurdu, ulu bilge, ilim irfan yuvası eltim E.B'nin yönlendirmesi ile sıradaki romanım The Game - erkekler için karı-kız kaldırma romanıymış.. ona bakıcam bir de..
zira yıllarca cosmopolitan'da aradığı mutluluğu GQ'da bulan biri olarak bu kitap bize erkek mindset'i ile ilgili bir bilgi verebilir belki..
ben okuyim bi onu, sonra sizi yönlendiricem kızlar..

önümüz kış, yalnız geçmez kızlar :)

önemli not: azeri güzel, hayallerimizin zengini reza'dan son zamanlarda haber alan var mı?? en son RR aldı, haber çıkmaz oldu.. endişeleniyorum, başına bişey gelmiş olmasın??
doğalgaz?
tüp?
kapkaç?
tecavüz?

allahım anneme benzemeye başladım :/

bir itiraf: annem bana telefonda her "doğalgazı kapatmayı unutma" dediğinde, takvim gastesinin 3.sayfasında kapıcı gibi doğalgazdan zehirlenme haberimi okuyo gibi hissediyorum, titreme gelio..
annecim, sadece kapıcı gibi ölmemek için doğalgaz konusuna aşırı hassasiyet gösteriyorum, merak etme..

ama mesela martini içerken ölsem falan bu kadar koymaz..
o zaman da teşvikiye camii'ndeki şaaşaalı cenazem gelio aklıma.. bütün hipster arkadaşlarım gelmiş, herkesin ellerinde martini.. hoca efendi the national'dan "about today" söylüyor falan..
hatta cenazeme st vincent gelirse hocayla birlikte "sleep all summer" dueti bile yapabilirler, ama matt gelirse direkt dirilirim söyliyim..

perşembe cuma yarısıdır..

7 Ekim 2012 Pazar

jimnastik?!?!

yılda binlerce (aslında sadece 2) dolar verip gittiğim süper sosyetik spor salonunda, süper haytek spor aletlerine binmeme rağmem annem hala gittiğim bu spora "jimnastik" dio!!!!
ve bunu heryerde söylüyo..
şu an annemin bütün arkadaşları beni "yo ma hart, yo ma sol" eşliğinde parlak pembe taytla havada zıplayıp bacaklarımı açarken eşzamanlı olarak da ellerimi başımın üstümde çırptığımı zannedio..
bu algıyı nasıl silicem, hatta silebilicek miyim hiç bilmiyorum..
inşallah benim "jimnastiğe" gittiğimi sanan teyzelerin tatlı oğulları yoktur..
zira durumu toplamanın hiç yolu yok..

meraba pazar..

çok elit bir pazardı.
ne denli bunalımda olacağımı önceden öngördüğümden sabah gözümü açar açmaz kendimi, kahvemi ve ekim gq'mu kapıp nişantaşı'nın sentrıl parkı olan maçka parkına gittim.
her zamanki gibi köpeğini getiren tatlı nişantaşı halkı ve biraz da kapıcı vardı ama ben tabiki kapıcılara hiç bakmadım, görmezden geldim.
sarı peştemalimi yere serip, kulağımda da the antlers dinleyerek bi 5 saat falan yattım sanırım.
arada bi uyudum uyandım.

bu arada son zamanlarda inanılmaz uyuyorum. yani yere paralel olmiyim yarabbim, anında uyuyorum.. konuyla ilgili yakın bir badim yakında beni kesicek uyurken heralde, zira haftalardır dvd diye yola çıkmamızdan takriben 2 dk sonra ben uyumuş oluyorum..hatta ona uyku denmez, baya bayılıyorum..
yeni sloganım: UYUMUŞUM BEN :/

heyneyse..
bugün uyumadığım anlarda da etrafı kestim durdum.
azcık da ergen olduğum için bütün gün instagram'ın tüm nimetlerinden faydalandım.
varan 1:
parkta saatlerce beyzbol oynayan bir çift vardı!!
ya ben yürüye yürüye sentrıl parka gittim ya da onlar yürüye yürüye istanbul'a geldi.
koşarak yanlarına gidip onları omuzlarından sarsmak suretiyle "helloooo this is turkey, kebab and belly dancing" diye haykırmak istedim.
bildiğin 2012'nin nişantaşı'sında gözlerimizin önünde beyzbol oynadılar.
şok şok şok!!
ben bu zorlama amerikalılaşmadan pek hoşlanmıyorum sanırım..
istersen sabaha kadar beyzbol oyna, türksün bebeğim, bu gerçeği değiştiremezsin..

varan 2:
hemen yanıma çok da tatlı olmayan hippie bir çift geldi..
en azından ilk görüntü öyleydi..
ama sonra bi anda çantalarından ekmek çıkarıp üstüne peynir ve salam sürerken gözümdeki hippie'likleri ciddi zedelendi; derken de ayakkabılarını çıkarıp çimlerde çorapla yürüyünce imajları sıfırın altına indi.
ve ilk geldiklerinde kafamda yarattıkları patty ve robert imajı bir anda safiye ve faik'e dönüştü.
tanrı saklasın.
baya kötü bir düşüş.
allah düşmanımıza vermesin, tenks, amin.

tabi tüm gün çimlerde yuvarlandıktan sonra o gazla spora falan da gitmedim, spor eşyalarımı kolumun altına aldım tıngır mıngır eve geri döndüm..

yine de seni hiç sevmiyorum pazar!!
hele pazartesi, senden baya nefret ediyorum..
dünyanın bir yerinde pazartesilerin olmadığı bir ülke varsa oraya taşınmak istiyorum ben..



3 Ekim 2012 Çarşamba

sshh dansedelim mi??

çok iyi danseden biriymiş gibi çok sevdiğim salınımlı şarkılarda dansa kalkasım gelio, keşke biri dansa kaldırsa falan diye iç geçiriyorum -  ki normalde slow dans diyince aklıma hep 80'lerin sünnet düğünleri gelir - ki zaten ben de slow danstan hiç hazetmem - ki zaten dans da edemem - ki sanırım bende ritm bozukluğu var.. hareketli şarkılarda nispeten karambole gidiyor da slow'da hiç şansım yok..
aşağıdaki şarkıyı tüm ninja kaplumbağalara armağan ediyorum, en çok da splinter'a..
hmmmm evet küçükken splinter'dan hoşlaniodum biraz, ne var!!

Bu aralar en çok da bu şarkıda dansa kalkasım var..
iyiki annie gibi sesim yok, bütün gün susmazdım, sesim kısılana, ses tellerim aşınana kadar bağrırdım..
ama işte aramızdaki fark da bu sanırım, o bağarmio?!?!
anlamadım da neden bağarmadığını, sesi de müsait halbuki.. deli mi ne?!?!


1 Ekim 2012 Pazartesi

meraba betmen..

1 ekim itibariyle hava kendini yine gotham city'e bağladı..

bu havalarda benim aklıma hemen betmen gelio..
aslında latex giyen erkekler ilgimi pek çekmez ama betmen'in asi ve serseri bi havası var ve sanırım bundan dolayı betmen'den biraz hoşlanıyorum..

bi de çok tatlı bi arabası var..
akşamları  betmobiliyle beni alsa gezdirse, sonra yine eve bıraksa keşke..
aman ne biliyim mesela emirgan'a gidip salep içerdik ya da kanlıca'da yoğurt yerdik falan..

?!?!

şaka şaka bu kadar fakir ve yöresel aktiviteler yapıp kendimi koskoca betmen'e rezil edicek diilim..
güzel lüks biyere drink'e giderdik..
sunset ya da vogue falan olabilir mesela hem betmobille de rahat gideriz..

dimi bet??