13 Ocak 2012 Cuma

toskana'da bir öğlen-its like woow!!

genellikle gittiğim mekanlarda yan masayı pek dinlemem, dinleyemem, zira zaten ciddi bir fokus problemim olduğundan kendi masamın muhabbetini ancak takip edebilirim, hatta kendi masamdan bile bazı bazı koptuğumu söyleyenler var?!?!
aahhmmmm weirdooooo!!
şu anki yüz ifademle ilgili görseli aşağıda bulabilirsiniz:
ancak bazen kendi masamda sohbetin durduğu noktada çok dibimde başka muhabbetler oluyorsa noluyo diye bakarım..
bugün de eltimle gittiğimiz bebek kahve'de pardon kavede (!) (kahve dediğim için özcan abi tarafından ayar verildim 15dk kadar önce) uzun zamandır en iyi yan masa sohbetine tanıklık ettik..
öyle ki kendi sohbetimizi bıraktık, full oraya konsantre olduk..
hedefimizde ciks mi ciks bir teyze ve sanatçı yeğeni zeynep ve zeynep'in kolu sakat köpeği yoko vardı..
yoko masanın bir bireyiydi.. yoko'yla ilgili sohbetler, karakter analizleri havalarda uçuyodu..
"yoko ne istediğini çok iyi bilen bir köpek"
"yoko hayatına girince herşey ne kadar değişti değil mi"
"yoko her gün yoğurt yer"
"yoko'nun tüyleri yaza kadar uzamış olur"
"chiwauva'lar da güzel ama yoko'yla iyi geçinemiyorlar"
ve altın vuruş-hatta jackpot da diyebiliriz zeynep'lerin dilinde:
"yaa herşey iyi ama babam bir türlü yoko'yla konekt edemio"
o ne olm ohaaaaaaaaa
hahahaahhahahahahahahahaha
çok seviyorum bu sürekli kendini ingilizce ingilizce ingilizce ingilizce ifade eden insanları..
bunlar kesin bu rip'cilerle aynı tayfa..
ya hayvan sevgimi beni tanıyanlarınız bilir, hatta her zaman hayvanları insanlardan çok sevdiğimi savunurum..
ama bu karakter ve anlam yüklemenin da hastasıyım..
manyak mısın yaa baban koca adam yoko'yla neden "konekt" etsin yaa.. ayrıca ne gibi bir komunikasyon beklentin var ki??
mesela yoko'yla haftasonu başbaşa kalabilecekleri bir yerlere mi gitsinler??
ya da topu yoko atsın, baban getirsin falan tarzı mı??
bi laf atiosunuz ortaya, adam gibi argumanlarla gelin arkadaşım, sonra ben hayal edicem diye yardırıyorum burda..
teyze de en az zeynep kadar kendini ingilizce iyi ifade ediodu..
ve teyze en az zeynep kadar ingilizce bir şekilde sohbete dahil oldu hem de bizi ve hayal gücümüzü çok daha fazla ilgilendiren bir mevzuyla;
"melisa'nın ex boyfriend'i fabrizio biliosun sanat tarihi uzmanı......"
ve biz muhabbeti burada bırakıp hayal etmeye başladık, temsili bir görseli de aşağıda bulabilirsiniz:
1995 yılından keanu reeves'le "a walk in the clouds" filmini izleyenler ne demek istediğimi anlamıştır..
bu noktadan sonra gelen 15dk boyunca fabrizio'yla bağlarda koştuk, üzüm ezdik, kanat çırptık falan derken özcan abi'nin "kızlar bi çay daha veriyim mi" nidalarıyla uyandık..
saol özcan abi walla yaa çok iyi oldu, çok da güzel oldu bu hareket..

ne güzel bir cuma öğleniydi..
böyle ufkumu açan ingilizce hayatları çok seviyorum..

bi daha hayata da toskana'da gelmek istiyorum.. yine gelicem çok eminim, böyle kolay kurtulamazsınız tamam mı?? yine gelicem ulan!! hahahahaha öğlen öğlen kendimi bozsam komik olurmuşum :))))
(kendi kendine gülmelere tıpta hangi ana bilim dalı bakıyodu??)

işte böyle sevgili okurlar,
bakalım bu haftasonu nelere gebe..
(booooorinnngggg-zeynepler yüzünden artık kendimi sanırım ingilizce daha iyi ifade edebiliyorum yaneeee)

hayırlı cumalar,
MyMujjjj

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder