27 Kasım 2011 Pazar

şuursuz enteller

Yurdum entelinin hic bir turk ünlüyü ya da diziyi ya da programı bilmeme tribinin hastasıyim..
OK o diziyi izlemiyor olabilirsin, ben de neredeyse hic izlemiyorum, ama ünlülerden de kim kimdir biliyorum..
Ama bu çoğunlukla hipster ekibinin "aaaa cok enteresan acun kim, Hülya Avşar kim" tribini de hic yemiyorum söyliyim..
Bu kadar bilmiyor olmanın sebebi gercekten günde 1 sayfa bile olsa gazete okumuyor olmanız olması gerek ki bunun düşünmek istemiyorum..
Bu kadar bilmiyor olamazsanız, bunu yemiyoruz..
sürekli bir "ben hiç dizi izlemiyorum" falan tripleriniz de çok itici..
sizin gibi bir sürü insan dizi izlemiyor siz dünyada ilk değilsiniz, ama bunu cool olunabilecek bir öğe olarak görmüyoruz biz, işimiz var gücümüz var..
ayrıca da madem bu kadar entelsiniz, zamanınız bu kadar değerli neden içinizden numunelik bile olsa bir tane düşünür, filozof ya da dünyaca ünlü bir sanatçı çıkmıyor acaba??
Merak etmeyin ünlüleri tanıdığınız için sizin daha az cool oldugunuzu düşünmeyiz biz, ama daha fazla suursuz oldugunuzu düşünebiliriz büyük ihtimalle ve de sizi omuzlarinizdan tutup kendine gel Türkiye'de yaşıyorsun, sen türksün diye sarsmak isteyebiliriz..
İste sevgili hipster'ler durumumuz bu..
İnanın ben de tarihinde rocknroll'u bulan ya da ilk modern arts'a atılan adımların olduğu bir nesilden gelmek isterdim ama sonuçta gelmiyoruz işte, kabullenmek lazım..
Yarın yeni bir gün.. Mesela hurriyet diye bir gazete var, onu okuyarak başlayabilirsiniz..
Ve daha da enteresanını söylüyorum hazır olun:
Bu gazeteyi okurken yine tütün sarıp, istediğiniz müziği dinleyebilirsiniz, yani benliğinizden ödün vermenizi beklemiyorlar.. Ne garip öyle değil mı??
Pazar akşamı uykuya dalmadan önce akıllarınızı iyice karıştırıyım da öyle gidiyim bari:
Andy Warhol da türkmüş?!?!
Ben dağıttım siz toplayın..
İyi geceler..

Müzikle mutlu olalım biraz da..

Normalde pek bloğumda haber paylaşmıyorum biliyorsunuz, zaten merakliysaniz 2 gazete, dergi okuyuverin..
Ama bu sefer iki tane konser duyurusu yapmak istiyorum.. Ne zamandır iyi grup da dinlemedim dıyorsanız kaçırmayın derim..
29 Kasım Babylon'da Wild Beasts
6 Aralık Salon İKSV'de The Antlers (öyle güzel öyle güzel ki-o gece hep birlikte göğe yükselebiliriz..)
Eğer bana bu 2 hafta icinde araba falan çarpmazsa ikisine de gidicem.

Bu mutlu günlerimizde sizleri de aramızda görmekten mutluluk duyarız :))

geceleri sıkılmaya çıkan kızlar..

dün akşam eltim e.b. ile gittiğimiz mekandaki kızları inceledik biraz..
bazı kızlar o kadar sıkılıyor, o kadar sıkılıyor ki ve de biz o kadar eğleniyor, o kadar eğleniyoruz ki bu kızların barlara sadece sıkılmak için geldiklerine kesin olarak karar verdik..onların varoluş amacı bu..
"panpişim hep evde sıkılıyoruz, amaaaan biraz da dışarıda sıkılalım ayol deli miyiz biz, bu iç sıkıntımızı insanlara yansıtıp onları da sıkalım" diye düşünüyorlar kesinlikle..
oturdukları yerde tripten tribe koşuyorlar adeta..

off git evinde sıkıl manyak mısın benim niye modumu düşürüyorsun..
bu arada sıkıldıkları yer de çok güzel müziklerin çaldığı, bizim ayaklarımız kopana kadar dansettiğimiz bir yer.. ama bu kadınlar tık demiyor..
gerçekten bu iradeyi de tebrik etmeden geçemiyorum..
maşallah yani taş olsa orada çatlar ama siz azimle sıkıldıkça sıkılıyorsunuz.. bravo size..

mutsuz insan hiç sevmem, hele ki mutsuz kadını 2 kat sevmem..

mutsuz kadın diyince aklıma hep what lies beneath'teki katharine towne geliyor..
sizin de aklınıza bu gelsin..
mutsuz kadına bulaşmayın sakın, sonra bir gün evde tencerede ölü tavşan falan bulmanız kuvvetle muhtemeldir..

bir de bu filmdeki banyodaki buğulu ayna sahnesi ne manyaktı ya, aylarca duştan çıkıp aynaya bakmiyim diye kendimle savaştım resmen.. neyse ki şimdiki evimde ayna ve kapı karşılıklı değil.. bir de banyo o kadar küçük ki zaten 2 kişi sığmamız ve de üstüne aynada bir yansıma oyunları, bir ekşın yapmamız mümkün değil..

tuvalette tüy dökenler..

sabah sabah çok mide bulandırıcı bir konuyla giricem ama gerçekten o kadar merak ediyorum ki..
mutlaka siz de dikkat etmişsinizdir, bar tuvaletlerinde klozet her zaman kıl-tüy içinde..
bu nasıl oluyor??
düşünüyorum düşünüyorum aklıma 2 şey geliyor.
1-tuvalette epilasyon yapıyor insanlar.. peki metodolojisi nedir? ağda? jilet? makina? o minicik tuvalette zor olmuyor mu?? bunu neden evlerinde yapmıyorlar da bar tuvaletine saklıyorlar?? fantazi mi yoksa??
2-bazı insanlar işerken tüy döküyor.. eğer öyleyse bu çok inanılmaz bir şey bence.. lazer epilasyonun kökünü kurutabilecek bir hastalık..

ben de yıllardır tuvalet kullanıyorum ama evimdeki tuvalette hiç bir zaman kıl-tüy görmedim..
nolur biri açıklasın, o kadar merak ediyorum ki..

24 Kasım 2011 Perşembe

taşıyıcı erkekler

hayatta 2 çeşit erkeğe çok ama çok üzülüyorum, adeta içim kan ağlıyor..

1-mağaza kapılarında içeride alışveriş yapan sevgilisini/karısını bekleyen erkek: sizin için çok üzülüyorum beyler.. çok acınası görünüyorsunuz.. hatta öyle ki bazen gelip yanınızda durasım geliyor çünkü gerçekten şaka yapmıyorum çok üzücü duruyorsunuz..
ve eminim adamlar da bu sırada sıkıntıdan çatlıyordur..
o size ben akşam playstation oynicam ama sen de mutlaka yanımda dur dese hoşunuza gider mi??
gitmez!!
o zaman siz de yapmayın..
sizin yüzünüzden erkeklere saygımı kaybedicem..
(hmm var mıydı acaba??)

2-barda, sokakta sevgilisinin/karısının çantasını taşıyan erkek: hayatta daha kötü bir erkek görüntüsü olabilir mi bilmiyorum.. en çok da bir kız erkek arkadaşına neden bunu yapar, yanında böyle biriyle gezmek ister bunu anlayamıyorum..
bayanlar, bunun yerine çantaya atılan askılar var, çok pratik, hop diye bir yere takıyorsunuz, altına da çanta asıyorsunuz.. böylece yanınızda kocaman bir adam taşımak zorunda da kalmıyorsunuz..
gerçekten bunları deneyin bence..
çok da ucuz.. 3-5 liraya bulursunuz!!
yoksa yani çantayı asmak için bir adamla birlikte olmak biraz fazla maliyetli değil mi sizce de??

çok üzülüyorum çok..
ve bunları ırk olarak nasıl aşıcaz hiç bilmiyorum.. ama üzerinde çalışıyorum..

ve beyler,
en çok da size bunları yapan kadınları hala nasıl terketmiyorsunuz onu da hiç anlamıyorum..
ya da işin sırrı mı bu mu acaba??
hmm??

23 Kasım 2011 Çarşamba

bu soğukta spor toto süper lig de donsun..

öncelikle bu kadar soğuk havada maç olmaz..
pazar günü o kadar üşümüşüm ki maçta hatırlamadığım yerler var, sanırım kendimden geçtim bir noktada..
zaten oldum olası berabere biten maçları da sevmem.. çok karaktersiz bir skor..
lig maçları da berabere bitince penaltılara gidilsin lütfen.. tff'nin konuyla ilgili gerekli düzenlemeleri yapmasını arz ederim.. teşekkürler..

biz maça oldukça hızlı başladık..
maç başlamadan önce önümüzde oturan süper nazik, tam bir salon beyefendisi olan adam maç başladıktan sonra bir canavara dönüştü ve 15.dk'da sandalyesine attığı ani bir tekmeyle hem sandalyesini ortadan ikiye böldü hem de bize korku ve şaşkınlık karışımı çok ilginç duygular yaşattı..

ayrıca artık ufak ufak alışmaya başladığım örümcek adamlar bu maçta da yerlerini almıştı..
bu sefer stada biraz daha erken girdiğimizden gelişlerine de tanık olabildim.. çok enteresan bir şekilde kimseden gizlenmeden gökten gelip hoop kapalının üstüne konuyorlar, oradan da tellerden atlayıp kapalıya geliyorlar..
sanırım artık kimliklerini gizlemiyorlar.. ama garip bir şekilde de sivil kıyafetleriyle takılıyorlar.. anlamadım..

ve tabi ki malum maçta herkes gibi benim de en çok 65.dk ilgimi çekti..
takdir edersiniz ki hayatımda hiç o kadar çok çıplak adamı birarada görmemiştim.. ancak gördüğüm için de hiç mutlu değil, aksine biraz buruğum..
her genç kız gibi başında ben de oley binlerce adam aynı anda soyunuyor gibi saçma heyecanlara kapılmıştım taa ki hemen ardından inönü'de olduğumu hatırlayana kadar..
aşağıdaki görselde görünen minik et parçaları da aslında birer çıplak adam..
ama farkındaysanız üstünde durup fotoğrafın daha netini bile çekmeye çalışmadım.. hatta o an o kadar üşüyordum ki acaba geri giymiceklerse bana verirler mi gibi hain ve sinsi planlar yaptım.
yani kızlar bu maçı kaçırdığınız için hiç üzülmeyin..
bence bu tarz uygulamalar manchester, barcelona, ac milan maçlarında da olursa işte o zaman şahane olur, dünya futbolu bir noktaya gelir.. bu konuda da uefa bazı düzenlemelere gidilebilirse çok sevinirim.. teşekkürrler..

maça gelince..
dediğim gibi son derece karaktersiz bir maçtı.. gol yoktu, kırmızı kart yok, hiç bir action yoktu..
en son galatasaraylı oyuncular yerden yere yuvarlanırken biz de sinirlenip çıktık..
zira bir ara sahada futbolcudan çok sağlık görevlisi vardı..

aslında şimdi düşünüyorum da öyle maçta konuşulucak çok bir şey yoktu.. itiş kakış ve kaçan goller üzerine kurulu bir derbiydi diyebilirim..
bi de quaresma'nın kramponlarını beğenmedim, fazla renkliydi..

neyse..

ve artık sıradaki maçım bjk-gs basket maçı..
biliyorsunuz futboluna gittiğim derbinin mutlaka basketine de giderim, prensiplerim herşeyden önce gelir :)

işte böyle sevgili okurlar..
kah güldük, kah ağladık, bir derbinin de sonuna geldik..

önemli not: gittiğim bütün derbilerde berabere kalmamızdan dolayı şans-skor korelasyonumu sorguluyorum..
önemli bulgulara ulaşabilirsem sizlerle de paylaşacağım..

best regards,
MyMujjjj

20 Kasım 2011 Pazar

Coming soon....

Sevgili hayranlarım,
Bu aksam maçta çok yorulduğumdan ve de maçta çok fazla tartışmalı pozisyon oldugundan macın perde arkasını yarın aksam toparlayip post edeceğim..

Keep watching..

MyMujjjj

14 Kasım 2011 Pazartesi

iyiki doğdun, iyiki doğduk..

evet itiraf ediyorum, ben hep bir kız kardeşim olsun istedim..
ama her zaman çok sağduyulu (!) bir çocuk olduğum için de annemlerden kardeş istemedim..
ama demek o kadar çok istemişim ki sonradan 3 tane kız kardeşim oldu.. yaprak-leyla-saba..
biz belki de gerçek kız kardeşlerden daha yakın olduk hep..
sabah birbirimizin saçını yolup akşam da sarılıp uyuduk, birlikte bmx'e binmeyi öğrendik, dedemin ruhuyla konuştuk, annemler evden çıkınca topuklu ayakkabılarını giyip akşama kadar koştuk, hep bir örnek giyindik, birlikte güldük, birlikte ağladık..
benim hep en yakın arkadaşlarım oldunuz ve öyle de olmaya devam ediceksiniz..
vee bugün de kendimden sonra en manyak olduğuna kesin olarak ikna olduğum, en hiperaktifimiz, en sarışınımız yaprak kuzusunun doğumgünü..
iyiki doğdun canım benim, sen olmasan çok sıkıcı bir küçüklüğümüz ve hayatımız olurdu, sen hayatımıza çok sarışın, çok mutlu bir renk kattın..
seni çok seviyorum..

 god bless kızılağaç sisterhood :))

PMS nedir??

Sevgili beyler,
bu yazıyı tamamen sizleri bilgilendirmek, biraz olsun bilincinizi artırmak için yazıyorum..
yaşam döngünüzde heralde en az bir kere pms diye bir şey duymuşsunuzdur..
ya da duymadıysanız da her ay belirli dönemlerde karınız, sevgiliniz, kız arkadaşlarınız manyaklaşıyorsa bundandır..
ve bu son derece tıbbi bir durumdur yani kafamıza esti amaaaan bir manyaklaşayım diye delirmiyoruz..
bana inanmıyorsunuz alın size wiki bilgileri, aynen kopyalıyorum:
----
Premenstrual syndrome (PMS) (also called PMT or premenstrual tension) is a collection of physical and emotional symptoms related to a woman's menstrual cycle.
More than 200 different symptoms have been associated with PMS, but the three most prominent symptoms are irritabilitytension, anddysphoria (unhappiness).[1] Common emotional and non-specific symptoms include stressanxiety, difficulty in falling asleep (insomnia),headachefatigue, mood swings, increased emotional sensitivity, and changes in libido.[3] Formal definitions absolutely require the presence of emotional symptoms as the chief complaint; the presence of exclusively physical symptoms associated with the menstrual cycle, such asbloating, abdominal crampsconstipation, swelling or tenderness in the breasts, cyclic acne, and joint or muscle pain.
The exact symptoms and their intensity vary from woman to woman and even from cycle to cycle. Most women with premenstrual syndrome experience only a few of the possible symptoms, in a relatively predictable pattern.[4] Under typical definitions, symptoms must be present at some point during the ten days immediately before the onset of menses, and must not be present for at least one week between the onset of menses and ovulation.[5] Although the intensity of symptoms may vary somewhat, most definitions require that the woman's unique constellation of symptoms be present in multiple, consecutive cycles.[5]
-----
bu süreçte tavsiye edilen reaksiyon modeli sakinlik ve alttan almaktır..
dişi, bu süreçte sağlıklı düşünemez, mantıklı davranamaz, bir güler-bir ağlar, şizofrenik, manik depresif bir ruh haline girer..
haklısınız bu durum çok sıkıcı..
her ay ben de buna maruz kalsam darlanırdım..
ama inanın ki bunu yaşayan kişi için (yani bizler) durum çok daha zor..
yukarıyı dikkatle okuduysanız her ay bu triplere girmek ruhsal olarak oldukça can sıkıcı, yıpratıcı ve bir süre sonra ben kimim gibi yerlere gidebilen manyakça bir durum, zira bir mutlu bir mutsuz tripten tribe koşmak çok kolay bir hal değil takdir edersiniz ki..
bu gibi hallerde sizden ricamız ateşe körükle gitmek yerine, daha çok he diyip geçmeler ve de sütlü çikolata ile yapılan yaklaşımlara eğilmeniz..
bu durum bizim açımızdan da o kadar can sıkıcı ki keşke her ay bunu siz yaşasanız da biz sizi anlayışla karşılasak, sütlü çikolatalara, rokokolara, tobleronlara boğsak..
anlayış lütfen..
daha sağlıklı ilişkiler için elele..

çağan ırmak olmasa bunlar da olmicaktı..

çağan ırmak'a karşı aşırı doluyum..
sürekli bir ağlak mod, sürekli ağlatmak için kasılan filmler, yavaş çekimler, ağlak müzikler falan..
dostum senin derdin nedir??
sence türkiye yeteri kadar mutsuz bir ülke değil mi?? daha ne istiosun insanlardan..
babam ve oğlum'u yaptın, hiç ağlamadım-aksine insanların duygularını sömürmeye çalıştığın için çok kızdım.. o kadro da olmasa bok iş yapardı o film çok afedersin.. resmen salon kadını çizgimden çıkardın beni..
sonra asıl gelelim o ıssız adam'a..
o nasıl kötü bir film yaa??
ve o filmden sonra gaza gelen yurdum erkeğine ne demeli??
herifler sana yüz vermio ya da direk vermio diye bizden niye soğutuyosun??
cool olucam diye gay'leşen yeni nesilden sen sorumlusun!!
böyle içi dolu görünen ama incir çekirdeğini doldurmayacak büyük büyük laflar etmeler bişey bişey..
çok sıkıcısın, çok iticisin..
senin yüzünden kendini ıssız adam sanan bir düzine moron türedi, çek o pis ellerini türk gencinden..

sonraaaa senin yüzünden türeyen bir incir reçeli var ki evlere şenlik..
ıssız adam mı daha kötü, o mu karar veremiyorum..
ikisi de istiklal'de geçen ağlak türk aşk hikayesi.. sadece roller biraz farklı..

yeterrrrr!!

komedi yapın artık..
biz hollywood'un romantik komedileriyle çok mutluyuz ve sizin sığ hayallerinize hiçç ihtiyacımız yok..

eminim ne hiç bir kız ıssız adam'dan sonra erkeklere karşı bilinçlendi, ne de bir erkek incir reçeli'nden sonra kızlara kadar duyarlılaştı..
o zaman bu çabaya da gerek yok değil mi??

neyse..

who's next!!

kızsal bazı şarkılar..

gece hayatı gözlemlerim tüm hızıyla sürüyor..
beni iyi tanıyanlarınız bilir, vik vik kız modunda hiç olmadım, bir gün olursam da beni tokatlayın..
maksadım siz de olmayın diye bazı ipuçlarını sizlerle paylaşmak..

son gözlemim, bazı kızsal şarkılar var ki her ne zaman çalınsa etraftaki kızlar kukuriku hohihohi gibi garip sabuk sesler çıkarıyor ve ciyak ciyak dansa başlıyorlar..
off çok itici ve sıkıcısınız söyliyim..

işte o şarkılardan en önemli iki tanesi:
*steve miller band-serenade
*cyndi lauper-girls just wanna have fun
hele ki sonuncuda off nasıl kopuyosunuz belli diil..
gören de sanır ki her hafta ibiza senin, hvar benim partylerde coşuyosunuz..
hadi ben kopsam neyse de size noluyo :p

anlıyorum, bu şarkıları seviyor olabilirsiniz, o zaman çözüm nedir??
bunları ipod'umuzda muhafaza etmek ve kendimizle ya da en az kendimiz kadar sıkıcı arkadaşlarımızla biraraya geldiğimizde evde-umama kapalı alanlarda dinlemektir..

bu bilgiler ışığında gece kulüplerindeki şarkı-coşku korelasyonumuzu gözden geçirmemiz karı milleti olarak reputasyonumuz açısından çok faydalı olacaktır..

ilginize ve yardımlarınıza şimdiden teşekkürler..

önemli not: ben olmasam yanmıştınız, şu an kafada tül, ooooo gööörrrlzz cast vana hev faaaan diye diye kopuyordunuz.. iyiki varım allahım, amin..

10 Kasım 2011 Perşembe

louboutin'in yüz karası!!

daha da yorum yapamıyorum!!



kızlar bu kötü görüntüyü unutmak için hemen özlediğimiz louboutin'lere bakıp sayfayı öyle kapatalım..



louboutin'i sevmeyen bizden değildir..

çağımızın vebası "hipster"

son yıllarda çıkan bu hipster modasının hastasıyım..
"o ne la" diyen arkadaşlarım için aşağıda açıklamalı bir görsel paylaşıyorum.
bunlar aslında hemen hemen hergün onlarcasına maruz kaldığımız yeni modanın en nadide temsilcileri..
meslek olarak daha çok reklamcılık, film sektörü gibi tasarım-sanat konulu dallara eğilmekle birlikte, sıklıkla da cihangir, çukurcuma semalarında yuvalandıkları görülmektedir.
en azından ben hayatımda hiç osmanbey'de hipster görmedim..

herkesin tarzı kendine, demokrasi falan okeyim de bunlara çok uyuz oluyorum yaa, birkaç tanesini çok fena dövsem sanki rahatlicam gibi hissediyorum..
böyle tripten tribe koşmalar, sürekli kaldırımda depresif depresif tütün sarmalar..
sshh havanız kime olm sizin??

yemin ederim giyim-kuşamınıza lafım yok (bir tane var onu birazdan söylicem) ama tribiniz kime yani??
neden o sürekli mutsuzluk??
sürekli bir kafası high tripler??
beni rayban'den soğuttunuz..

kıyafetle ilgili az önce altını çizdiğim çok önemli konu ise şudur ki;
takım elbisenin altına converse ya da stan smith kimin icadıysa acaip bedduamı alıyo!!
o ne ya!!
beyler size sesleniyorum, bu tikky modasına sakın kapılmayın, acaip işsiz güçsüz, ipsiz sapsız bi görüntü oluyo..
en azından morrissey değilseniz o kafa hiç olmuyor, kızlar tarafından da takdir edilmiyor söyliyim..
nasıl ki biz babet seviyoruz, siz sevmiosunuz.. aynısı..

işte böyleeee :)

bugünü de bir uyarı, bir dersle kapatıyoruz..

sevgiler,
MyMujjjj

6 Kasım 2011 Pazar

respect..

bayanlar-baylar,
beyin ütülememeniz gereken çok önemli bir konuya geldik..
respect girls/boys nights!!

bir dişi olarak olayı biraz yanlı düşünebilirim ve her ne kadar objektif olmaya çalışsam da örneklerim bu yönde olabilir.. ama heralde sizler de bu örnekleri kendi açınızdan düşünme kapasitesine sahipsinizdir.

bir kız için kızlar gecesi her zaman kutsaldır, dokunulmazdır..
örneğin kızkıza gidilen bir chick flick filmden sonra yine kızkıza bir yerde şarap içmek ve da bir kulube etmek paha piçilemezdir, hiç bir şeyle değiştirilemez..
o filmin dedikodusunu yapmak, kadının elbiselerini/ayakkabılarını/çantalarını konuşmak bizim için bir ayin!!

ve aynen erkekler için de durum böyle..

bu akşam maç çıkışı gittiğimiz köşebaşı'nda yan masadaki boys night konuşmalarını biraz dinledik.. evet dinledik ve bundan da hiç utanmadık.. çünkü bunu tamamen kişisel gelişimimiz için yaptık..
bayanlar inanın bizden çok daha yüzeysel konuları var..
örnek veriyorum:
sen arena'da nerde oturuyosun?
olm dün akşam maçta siz üşümediniz mi?
gibi gibi..

çok saflar kızlar bunlar yaa hahahaahah yavrularından eve alalım bence :))
30 yaşında 3 erkek bi iş konuşun, bi ciddi konuşun, ne arena'sı la hahhahaha
ama olsun the less smarter, the better  ;)

vee sadede geliyorum:
bayanlar, erkek arkadaşlarınızın boys night'larına saygı gösterin..
(beyler siz de bundan istifade etmeyin bi destek buldunuz diye-çünkü manyaklaşan bir kadın exorcist'ten bile kötüdür, töbe tanrımaaaa)
ve beyler, bizim girlz night'larımıza saygı gösterin/anlayın/özümseyin siz de lütfen..

düşünelim ki erkekler ve kadınlar olarak farklı dinlere aidiz ve farklı ibadet şekillerimiz var..

saygı, sevgi..

U-A Dev Adam!!

evetttt bu akşam da bjk-fb basket maçına gittim..
hemen parantez açıyorum: kızlar hayatta deron williams diye bir şey var, ölmeden dünya gözüyle en önden bir görün derim ;)
erkekler futbol maçındaki manyaklaşmayı baskette de yaşıyorlar.. hastasıyım bu istikrarlarının..
bir kere dikkatleri hiç dağımıyor.
aslı'yla da konuştuk, mesela bizim moralimiz bozuksa falan alışverişe bile gittiğimizde öyle süper konsantre falan olamıyoruz ama bu adamların hayatları yıkılsa stada girdikleri an kopuyorlar, gözleri dönüyor.. off yine çok özendim hatta Aslı'yla birlikte çok özendik..
haa bir de bayanlar unutmadan!
kızkıza maça gittiğiniz süper saygı/itibar görüyorsunuz ve 3 saniye içinde hoooop en öndesiniz, bayanlara yol verin, bayanlara yol verin lan..
bir de her lafın sonunda aq diyorlar, o biraz rahatsız edici ama bir taraftan da çok komik..
bayanlara yol verin aq!!
ruh hastaları yemin ediyorum ya hahahaha :)
yazarken kendim bile gülüyorum hallerini düşündükçe aq!! :P

neyse bu basketbol tecrübemizde de tabiki örümcek adamlar vardı..
aşağıda bir resmini gönderiyorum, adam incecik bir demirin üstünde hiç bir yere tutunmadan duruyor..
belden aşağısı tribünlere dönükken, belden yukarısı ise sahaya dönük.. adam bir anatomi harikası..
baykuşun belden döneni diyebiliriz..
bkz. görsel no1:
resimde bize arkası dönük tek insan!!
bu arada akıllı beni bulmaz mottomla yine bir deli dibimizdeydi..
iddia ediyorum dünyanın en heyecanlı ve en komik ergeniyle tanıştık.
sürekli oyuncularla birebir temasta, ama bir tek o temasta, zira onu kaale alan kimse yok, bizden başka..
sürekli durum şu şekilde:
engiiiiiinnnnn ben senin aq
ömeeeeeerrrr o.ç.
sonra bizim tribün sessiz kalınca yan tribünlere sarmaya başladı.
bkz. görsel no2:
farkındaysanız arkasındaki herkes maça konsantre, bir tek bizim ergen yan tribüne salça oluyor..

neyse biz tabiki olaya oldukça kızsal yaklaştık hemen anlatıyorum:
*kaya peker'e nayklarından dolayı 10 puan veriyoruz. nayklarının hastasıyız kaya!!
bkz.görsel no3

veeee bir serüvenin daha sonundayızz..

darısı bjk-gs maçına..

son olarak maçtan bir kare ;)

sizleri öpüyorum..
hastasınız bana, unutmayın!!

5 Kasım 2011 Cumartesi

TFF'ye mektubum var..

to whom it may concern..

Sevgili Türkiye Futbol Federasyonu,
sağduyulu bir vatandaş olarak sizleri toplumsal bir yarayla ilgili uyarmak istiyorum..
yaptığım bazı gizli fokus gruplar sonucunda türkiye'de, özellikle batı bölgelerde, futbol sporunun öldüğünü üzülerek görmüş bulunuyorum.
gençlerimiz, gencecik nesillerimiz antin kuntin sporların peşinde..
yok superbowl'muş, yok extreme sporlarmış..

ikinci bir üzücü data ise; sorduğum 100 kişiden 90'ı halasaha oynamıyor.. hadi düzenli bir grubu olmasını geçtim, yani mesela böyle yürürken diyelim ki ayağına top geldi naparsın dediğimde yanından geçerim cevapları havalarda uçuşuyor..

federasyonunuzun bu mevzuyu bir sosyal sorumluluk projesi haline getirip değerlendirmesini rica ediyorum..

mesela kardelenler gibi küçük kramponlar diye bir proje neden olmasın!!

hatta belki turkcell'e kıllık olsun diye projemize vodafone sponsor olur..
sponsorluk kapsamında okullara halı sahalar inşa edilir, beden derslerinde erkek çocuklarının futbol oynaması zorunlu edilir vs vs.. büyür de kocaman bir proje olur..

küçük kramponlar-baba beni halısahaya gönder!!
(anne de olabilir-aman oğlum futbol oynasın, bir dediği iki olmasın diye o erkek anneleri kesin atlar.)

konuyla ilgili dönüşünüzü bekliyorum..

yors sinsiyırlı,
MyMujjjj

erkek anneleri..

bayanlar biraz sert giricem ama dünyada erkek doğuran ne ilk kadınsınız ne de son olucaksınız..

kadınların oğullarına olan aşkını hiç anlamıyorum.
kızlarını da seviolar tamam ama oğlanlar başka..
neden??
allaşkına neden??
biriniz çıkıp da itiraf etsin yaa "hayatımda bana doğduğu günden beri tapan tek erkek de ondan" diye..

oğlu olan ve olacak bayanlara sesleniyorum:
şu oğullarınıza adam gibi davranın!!
sizin yüzünüzden kendini fasülye gibi nimetten sanan nesiller geldi geçti ve gelmeye devam ediyor..

biraz daha sağduyu.. lütfen..

saygılar..